5 Kasım 2008 Çarşamba

3 kilo bi' milyooon!..

İlk kez ODTÜ'de gördüğüm adetler var efendim. Neymiş? Açık büfeden alıp alıp, dolan tabağı tarttırıcakmışız. Tarttırmadan ne ödeyebilicek ne de yiyebilicekmişiz.. Buehh!.. Belki otellerin açık büfesinde böyle uygulamalar vardır, bilemem; ama tuhaf yahu! Mantıklı gibi görünmesine rağmen çok saçma ve ilkel bi kere. Tabağına al al, sonra git kasaya tarttır, parasını ver, öyle ye. Oldu aşkım.
Nerde kaldı Türk örf ve adetleri? Bizde napılırdı eskiden? Baktın masadakilerin yemeği bitmiş, herkeste bir "kalkalım" durumu var, hemen kesersin garsonu uzaktan, garson en fazla üç buçuk adım yaklaşır, sen elinle imza işareti yapıp hesap istersin (hoş ben onu hesaplama işareti sandım geçen haftaya kadar).
Bu gayet sevimsiz ve laubali uygulamayı ODTÜ'de, bi Doyurucu'da bi de Arka Bahçe'de gördüm şimdiye kadar. Ha evet evet, Arka Bahçe'yi de keşfettim sonunda. Çarşıdan 100.yıla doğru çıkıyosun, yurtların orda. Yurtçu arkadaşlar olmasa orayı da hayatta gitmez, görmezdim. Sağolun gençler..
Bugün de sınıfın yarısı gelmeyip, bi de üstüne üstlük ilk dersten popquiz yapıverinceler (neler?) son iki dersi asıp 10 kişi bilardoya gittik. Eğlenceli oldu. ODTÜ'de biraz güzel zamanlar daha geçirdim. Ha bi de yemekten dönerken Çeşni'de düştüm. Baya bildiğin pata küte cinsten. Şimdi iyiyim, merak etmeyin. :)

0 Comments:

Post a Comment